Verginin kültürel söylemini oluşturan ana temalar olan demokrasi, adalet, eşitlik,
vatandaşlık hakları ve görevleri, kamunun hesap verebilirliği hakkında vatandaş algıları bu
konuda önem kazanmaktadır. Kayıtdışılığın, vergi kaçırma veya vergiden kaçınma gibi
davranışların yalnızca hukuki yaptırımlar yoluyla değil vatandaşın ülkesine aidiyetini
besleyen unsurla önlenmeye çalışılması, konunun sosyolojik değişkenlerle bağlarının
koparılmaması gerekmektedir.
Türk vergi sisteminde tevkifat usulünün beyan usulüne tercih edildiğini görmekteyiz.
Bu durum vergi gelirlerinin büyük bir oranının gelir vergisinden elde edilmesine neden
olmaktadır. Dolaylı vergilerden elde edilen gelirlerin ve kayıt dışılığın OECD ortalamasından
yüksek, vergi ahlakının ise düşük olduğu göz önünde bulundurulduğunda; vergi sisteminin
adaletinin mükellef nezdinde yaratacağı algının olumsuz olacağı yargısına ulaşılabilir. Benzer
şekilde vergiden kaçınma eğiliminin OECD ortalamasından yüksek olması da bu yargıyı
destekler niteliktedir. Bu tespitler çerçevesinde Türkiye’de vergi kültürünün yeterince
oluşmadığı söylenebilir.
Türkiye’de vergi kültürünün tesis edilmesi, vatandaş olmanın yükümlülüklerinin
benimsetilmesi ile gerçekleşebilecektir. Bunun yanında demokratik bir sistemin işlerliği,
hesap verme sorumluluğu, şeffaflığın sağlanması da vatandaşa ödediği verginin kendisine
kamu hizmeti olarak döneceği düşüncesini destekleyecek, vergiye karşı yasal veya yasa dışı
olumsuz davranışları azaltacaktır.